Kelime Kökeni: Türkçe-al+Farsça-gûn – Kırmızı, al renkli, algın, kızıl – Serap, ılgım, pusarık, yalgın – Tepe, tümsek, doruk Cümle içinde kullanımı: ” Algûn entarisi, yeşil fistanıyla bir köyün tüm delikanlıları ona aşıkttı.”
Kelime Kökeni: Arapça – Gizli olmama, açıkça, açıklık, kolay anlaşılır biçimde, göz önünde olma Cümle içinde kullanımı:” Bu işler öyle aleniyyet göstere göstere yapılmaz her şeyin bir adabı usulü vardır. “
Kelime Kökeni: Arapça-ad – Hadis biliminde, hadisleri usulüne göre düzgün ve doğru biçimde hocanın yöntemiyle yazma veya rivayet etme işi. Cümle içinde kullanımı: “Mektep İmam’ının yardımıyla ale’l-vech Arapça yazmayı bay baya öğrendim. “
Kelime Kökeni: Zarf – Hesaplanarak, hesaba göre – Hesaba katarak, hesaba sayarak Cümle içinde kullanımı: ” Ale’l-hesâb iki kardeşin tarladan aldığı mahsul birbirini tutmuyor bu yüzden geçinemiyorlar. “
Kelime Kökeni: Arapça-kuvâ çoğul biçimi – Kuvvetler – Sağlam ve güçlü olanlar, takatler – Direnişler Cümle içinde kullanımı: “Milletimiz Kuvayi Milliye’nin akviyası ve halkın sonsuz inancıyla kurtarılmıştır. “
Kelime Kökeni: Arapça – Kolay taşınabilen, hafif – Uzun boyunlu – Cimri, hasis, kötü huy Cümle içinde kullanımı: ” İnsanın ruhu da akved olursa ömrünce mutluluğu bulması zordur.”
Kelime Kökeni: Arapça-kavm çoğul biçimi – Kavimler, milletler, toplumlar, budunlar, cemiyetler Cümle içinde kullanımı: ” Yüzyıllardır varlığını sürdüren insanlık akvamı zamanı ne kadar kovalasa da hep bir adım gerisinde kaldı. “
Kelime Kökeni: Arapça-kavl çoğul biçimi – Sözler, yeminler, kaviller, antlar Cümle içinde kullanımı: ” Akvalimi bozduran benliğim değil sana olan sonsuz sevgim ve saygımdı. “
Kelime Kökeni: Arapça-sıfat – Sağlam, çok kuvvetli, güçlü, dirayetli – Köstekli sırmalı saat – Gövdesi kara kuyruğu ak dişi koyun Cümle içinde kullanımı: “ Allah bize akvâ versin ki milleti ümmetimizi düşmana karşı alnımızın akıyla savunalım.”